4 Ocak 2017 Çarşamba

Dünya'ya asteroit çarpması nasıl önlenecek?


Yeryüzüne bir asteroit çarpması sonucunda her şeyin yok olacağına dair anlatılanları hepimiz duymuşuzdur. Böylesi bir çarpmanın etkisiyle büyük canlıları yok olması, sadece yer altında yaşayan küçük canlıların kurtulması bekleniyor.

Asteroit ya da küçük gezegen, yörüngeleri çoğunlukla Mars ile Jüpiter gezegenleri arasında kalan gök cisimleri olarak tanımlanıyor. 65 milyon yıl önce dinozorlarda olduğu gibi insanların da bu çarpmadan sağ çıkma şansı pek yok.
İşte Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA, etrafımızda dolaşan dev gök taşlarının çarpmasını engelleyecek bir proje üzerinde çalışıyor. Proje danışmanlarından Humberto Campins'e göre, Dünya'ya çarpma ihtimali en yüksek olan asteroid 2008 EZ5. 2008'de keşfedilen bu asteroitin eni 230, boyu 710 metre. Dünyaya çarpması halinde Hiroşima'ya atılan atom bombasından bir milyon kat daha güçlü bir patlama etkisi göstermesi bekleniyor. NASA, yüzeyinden koparılacak 20 tonluk bir kaya parçası ile bu asteroidin Ay'ın yörüngesine sokulması üzerinde çalışıyor. 1960'ların sonu ile 1970'lerin başı arasındaki dönemde astronotlar Dünya'ya 382 kg'lık Ay taşı getirmişti. Yeni proje ise bunun 50 katı büyüklüğünde bir kaya içeriyor.

Yeryüzüne 470 milyon km uzaktaki asteroit saatte 90 bin km hızla ilerliyor. Peki bu asteroit yörüngesinden nasıl çıkarılacak?

Asteroitler güneş sisteminin oluşumundan arta kalan maddelerdir. Başıboş dolaşan göktaşlarının çoğu birbirine çarparak gezegenleri oluşturdu. Ancak çarpmayanlar beş milyar yıldır Güneş etrafında dönüyor. Dünya'ya yakın asteroitler değişken bir yörünge çizerek hareket ediyor. Bazıları bu yüzden büyük tehlike oluşturuyor. Son bin yıldır asteroitler yüzünden kimse ölmedi. Önümüzdeki yüz yılda da herhangi bir cismin Dünya'ya çarpması beklenmiyor.

Fakat Çin'de çok daha eski kayıtlarda asteroit kaynaklı ölümlerden söz edilmektedir. Ayrıca 1908'de bir asteroid Sibirya'da yerleşim alanlarından uzak bir bölgeye düşmüş ve Lüksemburg büyüklüğünde bir alanı yerle bir etmişti. "Bu tür çarpmalar eskiden oldu, önlem almazsak tekrar olacaktır" diyor Champins.

Tehdit mi avantaj mı?

Ancak asteroitlerin Dünya'ya bu kadar yakın hareket etmesinin bazı avantajları da olabilir. Geçen yıl 2,4 milyon km mesafeden geçen bir asteroitin 5 trilyon dolar değerinde platin yüklü olduğu tespit edilmişti. Özel şirketler asteroitlerden maden elde edilmesi üzerinde çalışma yürütürken NASA da özellikle su üzerinde duruyor. Asteroitlerin çoğu metal yüklü olurken bazıları da su ile karışık karbondan oluşuyor.

NASA'nın California'daki Dünya'ya Yakın Nesneler Merkezi'nden Paul Chodas'a göre, "Güneş Sistemi'ne açılırken astronotlar gelecekte su ve oksijen takviyesini asteroitlerden yapabilir". Fakat asteroitler hakkında fazla bilgimiz yok. Neye benzediklerini, neden oluştuklarını bile bilmiyoruz. Winnipeg Üniversitesi'nden asteroid uzmanı Ed Cloutis "Teleskopla asteroitlere baktığımızda, bizden çok uzak oldukları için sadece nokta şeklinde bir ışık görüyoruz" diyor.

Asteroitler ne içeriyor?

Champins ise asteroitlerin toz ve kaya karışımından oluştuğunun tahmin edildiğini, ama bunun oranının bilinmediğini söylüyor. Asteroitler suyla yüklü olsa bile başka bir sorun daha var. 2000'den bu yana Uluslararası Uzay İstasyonlarında astronotlar görev yapıyor. Ama 1972'de Ay'a son yolculuktan sonra kimse uzayda daha uzaklara gitmeye yeltenmedi.

Günümüzde astronotlar hem malzeme hem teknik destek bakımından her tür takviyesini Dünya'dan yapmak zorunda. NASA'nın 2030'ların ortasında Mars'a insan gönderme planının gerçekleşmesi teknolojide köklü yeniliklere bağlı.

Asteroit yönlendirmek

NASA'nın Asteroit Yönlendirme Projesi işte burada devreye giriyor. Uzayda büyük bir kaya parçası bulup onu Dünya'ya yakın bir yerde yörüngeye oturtmayı amaçlayan bu proje birçok soruna çözüm olarak görülüyor. İlk adım olarak asteroite robotlu bir uzay aracı gönderilecek. Üç ayaklı bu araç kaya parçasının üzerine konduktan sonra iki mekanik kol ile onu kavrayıp taşıyacak. Böylece "yerçekimi traktörü" adı verilen teknikle asteroit bu kayaya doğru ve yeryüzünü tehdit etmeyecek bir yörüngeye çekilecek. Daha sonra Ay'a varmak için 80 milyon km yol katedecek. Uzay boşluğunda sürtünme olmadığı için bu kütleyi güneş enerjisiyle xenon gazını hızlandırma yoluyla kolayca itmek mümkün olacak. Bu uygulama, Mars'a astronot gönderme planları için tasarlanan teknolojinin denenmesi olarak da işlev görecek.

Kaynak: BBC Türkçe

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder