3 Aralık 2014 Çarşamba
Uzay keşfinin neresindeyiz?
'Uzayda (yeryüzünden en az 100 km uzakta) Dünya yörüngesinde işyerimizdeyiz. Ay civarındaki kolonilerde ya da yeryüzündeki konutumuza gün içerisinde gidip geliyoruz. Gerek yörüngede gerekse yeryüzünde aletlerimizin elektrik enerjisi yörüngedeki devasa güneş paneli tarlaları tarafından sağlanıyor. Uzayda inşaat ve yaşam için gerekli madenler ve su, uzayda oluşturulan uzay madenlerinden elde ediliyor. Madenler doğrudan üç boyutlu baskı makineleri tarafından istenen biçime dönüştürülüyor. Uzayda inşaat, trafik yönetimi, yörünge robotları tarafından gerçekleştiriliyor. Dünya’dan çok uzaklara, yeni keşiflere doğru, başka yaşam izleri aramaya doğru insanlı yolculuklar kapıda. Birçok pilot seyahat yürütülmekte.'
Bu senaryo şu an için kulağa bilim kurgu gibi gelse de böyle bir yaşamı sağlamak üzere yoğun bilimsel ve teknolojik çalışmalar büyük uzay gücüne sahip ülkeler tarafından yürütülmektedir. Bunun son örneği Avrupa Uzay Ajansı (ESA) tarafından uluslararası işbirliği içerisinde gerçekleştirilen Rosetta uzay görevidir. Japonya'nın benzer bir görev üstlenen Hayabusa2 uzay aracı da yolculuğuna başladı. ABD göktaşı yakalama-getirme görevini yakında uzaya yollamak üzere çalışmalarını sürdürmektedir. Hindistan ve Çin, Ay ve Mars’a gidiş ve iniş faaliyetlerini başarı ile sürdürmektedir.
Uzay araştırmalarına her yıl en büyük bütçeyi ayıran Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi - NASA (2013’te yaklaşık 20 milyar dolar, dünya toplamı 43.7 milyar dolar) program ve faaliyetlerinin ana hedefi, ABD’nin uzay ve havacılık alanındaki dünya önderliğini sürdürmek üzere bilimsel buluş ve uzayın keşfine yönelik çalışmalar yapmaktır. Uzayın keşfi kapsamında temel hedef, göktaşları ve Mars’a insanlı uçuş teknolojileri geliştirmektir. NASA böyle bir yolculuk için en ileri bilgi ve teknolojileri kullanarak uzay araçları geliştirmektedir. Tüm bu teknolojileri denemek üzere 2020 yılında bir göktaşını güneş sistemi içerisinde yakalayacak ve Ay etrafında kararlı bir yörüngeye oturtacak bir uzay görevi üzerine çalışmalar sürdürülmektedir. Astronotlar yakalanan bu göktaşı üzerinde çalışmalar yürütecek, milyarlarca yıl öncesinden bozulmadan kalmış oluşumları inceleyerek evren ve dünyada hayatın başlangıcı üzerine bilgiler edinmeye çalışacaklar. Elbette, "Dünya'dan başka bir yerde hayat var mı?" sorusuna da yanıt aranmaktadır.
ABD dışında benzer çalışmalar ESA ve ana üye ülkeleri Almanya, Fransa, İtalya ve İngiltere; Rusya, Japonya, Hindistan ve Kanada tarafından da yürütülmektedir. Eş zamanlı olarak Çin de insanlı ve insansız uzay teknolojileri geliştirme çalışmalarını sürdürmektedir. Bu çalışmaların birkaç hedefi vardır. En önemlisi zorlu uzay şartlarına uyum gösterecek yüksek teknolojileri geliştirmek, Dünya yörüngesinde ve derin uzayda yaşayan bir uygarlık olmak üzere hazır hâle gelmektir. Bu amaçla temel yaşam ve enerji kaynağı olan su ve kıymetli madenlerin uzayda yerinde elde edilmesi çok kritiktir. Türkiye hâlen bu faaliyetlerin içerisinde değildir.
Büyük bütçelerin karşılığı var mı?
Rosetta uzay görevi, 1.7 milyar dolar maliyet, 30 yılı aşan proje süresi, 10 yılı geçen uzay seyahati ve sonuçta sadece 60 saatlik pil ömrüne sahip bir iniş aracı ile gerçekleştirilen evrenin ilk zamanlarına ışık tutabilecek bir kuyruklu yıldızı yerinde inceleme çalışması... 10 saniyeden kısa sürede dünya rekoru kırmayı hedefleyen 100 metre koşucusunun uzun yıllara dayanan çabasının bir benzeri...
Gerek ABD gerekse diğer büyük uzay gücüne sahip ülkelerde uzay araştırmalarına ayrılan bütçe ve çalışmaların içeriği sık sık sorgulanmaktadır. Bu bütçenin daha temel ihtiyaçlar (dünyadaki açlığın giderilmesi, temel eğitime harcanması gibi) için kullanılmasının daha uygun olacağının ifade edildiği olmaktadır. Ancak, uzay gücü ülkeler tarafından yapılan değerlendirmeler uzay çalışmalarına ayrılan bütçenin ülkeye ve dünyamıza fazlasıyla geri döndüğünü, katma değeri yüksek ürünler ortaya koyduğunu belirtmektedir. ABD dünyadaki liderliğini uzay çalışmalarındaki öncülüğüne borçludur. ABD, 1990'lı yıllardan bu yana uyguladığı bir program ile uzay araştırmalarına özel sektörün yoğun katılımına yönelik adımlar da atmıştır. Bugün önemli uzay çalışmalarının bir çoğu Boeing, SpaceX, Orbital Sciences, Virgin Galactic, Sierre Nevada gibi ticari kurumlar tarafından NASA ile işbirliği içerisinde gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmaların özünde uzaya ekonomik olarak ulaşmak vardır.
ABD’de özellikle uzay mekiği ve uluslararası uzay istasyonuna yapılan yatırım zaman zaman eleştirilere uğramıştır. Geçen 40 yıl zarfında bu çalışmalara ayrılan tutarın 300 milyar dolar olduğu ve ayda kişi başına düşen payın sadece 3 dolar olduğu değerlendirilmektedir. Bu çalışmaların getirisinin ise kişi başına 8-10 dolar olduğu belirtilmektedir. Sonuç olarak, ABD’de uzay araştırmalarının getirisi ve yarattığı istihdam, yapılan yatırım harcamaların çok üstündedir.
Uzay gücü ülkelerin yanında, küp uydular ile başlayan küçük ve kısıtlı yetenekte uydu sistemleri, uzay çalışmalarını bugün az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin de yapmasına olanak sağlamaktadır. Otomotiv sektörü ve kullanıcı elektroniğindeki gelişmeler küçük ve ekonomik güvenilir uzay sistemleri yapmayı kolaylaştırmaktadır. Bir metre hassasiyetinde yer çözünürlüğü elde etmek için yüzlerce kiloluk büyük uydular yapmak gerekmiyor artık. Devletler yanında ticari kurumların özellikle KOBİ’lerin uzay çalışmaları dünyanın her yerinde gittikçe artıyor. Yakında bireyler uzay çalışmalarının ortakları olacak. Ay'a bir uzay aracı göndermek üzere vatandaştan katkı payı almak üzere bir girişim İngiltere’de başlatılmış durumdadır.
Türkiye uzay çalışmalarında nerede?
Ülkemizde uzay teknolojileri çalışmaları resmen 1990’lı yılların başında gündeme alınmış, 2005’ten bu yana büyük ivme kazanmıştır. Süreç, haberleşme uyduları satın alma ve işletme faaliyetleri ile başlamıştır. Birçok kamu ve özel kurumun katılımı ile yapılan kapsamlı çalışmalar sonucu 2005 yılında bir uzay programı ve bütçesi Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu tarafından açıklanmış, bu doğrultuda proje çalışmaları ve harcamalar başlamıştır. Belirli bir araştırma-geliştirme (AR-GE) bütçesinin olması farklı büyüklüklerde millî ticari kurumları da uzay alanında iş yapmaya yöneltmiştir. Türkiye bugün başlıca yer gözlem ve haberleşme uyduları geliştirmeye odaklanmıştır. Millî RASAT ve GÖKTÜRK II gözlem uyduları bu programın bir parçası olarak geliştirilmiştir. Eş zamanlı olarak İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından geliştirilen düşük maliyetli iki küp uydu da yörüngede yerini almıştır. Bu yıl içerisinde haberleşme uydularının milli olarak tasarlanması, bölgesel konum ve zamanlama uydularının geliştirilmesi faaliyetlerine de başlanmıştır. Eş zamanlı olarak uzaya erişim yeteneği kazanılması da hedeflenmektedir.
Geçen on yılda önemli bir ivme yakalansa da mevcut durum ve yıllık harcama düzeyi, ülkemizi uzay alanında ciddi bir güç hâline getirmekten uzaktır. Euroconsult 2014 verilerine göre Türkiye’nin 2013 yılı sivil uzay programı harcamaları 67 milyon dolardır (150 Milyon TL). Örnek teşkil edebilecek ülkelerden Brezilya’nın yıllık sivil uzay harcamaları 505 milyon dolar, Güney Kore’nin 303 milyon dolar ve Meksika’nın ise 190 milyon dolardır. Dünyada ilk 10 içerisindeki ülkelerin yıllık uzay bütçeleri 500 milyon dolar ve üzerindedir.
Elbette, ayrılan yıllık bütçenin miktarı yanında nasıl ve ne için kullanıldığı da önemlidir. Özellikle uzay çalışmalarını bir elden koordine edecek bir yapının, "Türk Uzay Ajansı"nın henüz kurulmamış olması ülkemizde çalışmaların verimliliğini engellemektedir. Türkiye'de hâlihazırda uzay alanında çalışan kişi sayısı 500 kadardır. Bu nedenle, uzay çalışmalarının halk geneline yayılması, toplumda buluşçuluğun, bilgi ve teknoloji geliştirmenin bireyler bazında teşvikinin sağlanması çok önemlidir. Bu çalışmaları destekleyecek test ve değerlendirme alt yapısının kurulumu da hayatidir. Uzay çalışmalarının olmazsa olmazı, nitelikli uluslararası işbirliği içerisinde olmanın önemli bir öğesi ülke olarak uzay çalışmalarında belli bir yere ulaşmış, bilgi üretir hâle gelmiş olmaktır. Türkiye ancak bu şekilde yüksek teknoloji ve uzay alanında bir güç hâline gelebilecektir.
Prof. Dr. Alim Rüstem Aslan, İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Uzay Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi. 1979 yılından bu yana havacılık ve uzay alanında çalışmalar yapmaktadır. Farklı hava/uzay araçlarının tasarlanması, geliştirilmesi, prototiplenmesi ve sahada denenmesi çalışmalarına katılmış, birçoğunu yönetmiştir. Bu konularda 150 kadar yayını vardır. Birçok ulusal ve uluslararası kurumda uzay, havacılık ve ilgili alanlarda danışmanlık/temsilcilik görevleri yürütmektedir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder