2 Haziran 2012 Cumartesi

Güneş fırtınaları önümüzdeki yıllarda dünyaya büyük zararlar verebilir.


Önümüzdeki birkaç yıl için uzay hava durumu: Dünya’da felaket boyutlarında elektrik kesintileri yaratabilecek Güneş fırtınaları. Hazırlıklı mıyız?

Eylül 1859. Ayın ilk günü. 33 yaşındaki bira yapımcısı ve amatör gökbilimci Richard Carrington, Londra yakınlarındaki kendisine ait gözlemevinin merdivenlerini tırmandı. Kubbe yarığını açtı. Ve güneşli sabahlarda her zaman yaptığı gibi Güneş’in 28 santimlik görüntüsünü perdeye yansıtmak üzere teleskopunu ayarladı. Bir kâğıda Güneş üzerindeki lekeleri çizdiği sırada, büyük bir Güneş lekesi grubu içinde “son derece parlak ve beyaz ışıkta görülen iki parlama” birdenbire gözlerinin önünde belirdi.

Aynı anda, Londra’nın Kew Gözlemevi’nde ipek ipe asılı manyetometre iğnesi çılgınca dans etmeye başladı. Ertesi gün, kırmızı, yeşil ve mor renkli muazzam aurora gösterileri Hawaii ve Panama’nın bulunduğu güney kesimlere kadar inerek şafak vaktine dek tüm gökyüzünü aydınlattı. Rocky Dağları’nda kamp yapanlar aurorayı Güneş’in doğuşuyla karıştırmış ve kalkıp kahvaltı hazırlamaya başlamıştı.


Carrington’ın gözlemlediği parlama, büyük bir Güneş fırtınasının, Dünya’ya doğru milyarlarca ton yüklü parçacık fırlatan devasa bir elektromanyetik patlamanın habercisiydi...

... ABD Ulusal Bilim Akademisi tarafından hazırlanan yeni bir rapor, bu tür bir fırtınanın Katrina sınıfı 20 adet kasırganın ortaya çıkaracağı miktarda ekonomik zarara yol açabileceği, sadece ilk yıl içinde bir ila iki trilyon dolara mal olup, toparlanmanın 10 yıl alabileceği tahmininde bulunuyor.

Kaliforniya, Palo Alto’daki Lockheed Martin’in Güneş ve Astrofizik Laboratuvarı’nda çalışan Karel Schrijver, “Güneş’in ne yapacağını birkaç gün öncesine kadar tahmin etmemiz imkânsız,” diye hayıflanıyor. Bu yıl Güneş’te maksimum hareketlenme beklendiği için uzay hava durumu merkezleri çalışan sayısını artırıyor ve kötü sonuçlar yaşanmamasını ümit ediyorlar. “Uzaydaki havanın yaşamı nasıl etkileyeceğini ve ne derecede kötü olabileceğini anlamaya çalışıyoruz,” diyor Schrijver. “Bu kadar büyük bir tehdidin varlığı ortaya çıktıktan sonra prensip olarak yapılması gereken şey hazırlıklı olmak. Hazırlık yapmamanın katlanılmaz sonuçları var.”

... Güneş çekirdeğinde meydana gelen füzyon reaksiyonlarından açığa çıkan enerji, iyon ve elektronlardan oluşan yoğun bir labirentte seke seke ilerleyerek yüksek enerjili fotonlar yoluyla dışarıya doğru taşınıyor. Madde bu radyasyon bölgesinde öylesine yoğun ki, fotonların Güneş’in merkezinden çapın yüzde 70’ine kadar uzanan radyasyon bölgesinin üst kısmına ulaşması 100 bin yıldan daha uzun zaman alıyor. Yaklaşık bir ay gibi bir sürede fotonlar, Güneş’in görünen yüzeyine geliyor. Ve buradan Güneş ışığı olarak bize ulaşması sadece sekiz dakika alıyor.


Tahmin edileceği gibi bu muazzam termonükleer fırın çalışırken epey gürültü çıkarıyor. Colorado, Boulder’deki Atmosfer Araştırmaları Ulusal Merkezi’nden Mark Miesch, “Güneş milyonlarca farklı tonda çalan bir zil gibi,” diyor. Güneş’in yüzeyinde dalgalanmalar yaratan bu ses tonları, Güneş sismolojisi adı verilen alanda çalışan bilim insanları tarafından karışım bölgesinin derinliklerindeki akımları belirlemek amacıyla inceleniyor. NASA’nın Güneş Dinamikleri Gözlemevi uydusundaki Güneş sismolojisi sensörlerinden gelen veriler, Stanford Üniversitesi’ndeki araştırmacıların Güneş’in 65 bin kilometre derinliklerinde bulunan manyetik alanları (veya paketçikleri) saptamalarına ve günler sonra Güneş lekeleri olarak ortaya çıkacaklarını kestirmelerine olanak verdi.

Bu tür veriler Güneş fırtınalarının nasıl oluştuğu konusunda önemli bilgiler sağlıyor. Tamamen manyetik alan çizgileri tarafından kutuptan kutba kuş kafesi gibi sarmalanmış olan Güneş, dev bir dinamo gibi işliyor. Karışım bölgesinde plazma ile karışan yerel alan çizgileri, yüzey boyunca bükülüp dolanıp karışarak sıcak ve parlak plazma tarafından görünür kılınan halkalar oluşturuyor. Bu halkalar birbirine çarptığında kısa devre yaratarak Güneş parlamaları adı verilen muhteşem plazma patlamalarına yol açıyor. Bu tür parlamalar yüz milyonlarca megaton TNT’ye eşit bir enerji ortaya çıkararak uzaya x ışınları ve gama ışınları kusuyor, yüklü parçacıklara neredeyse ışık hızına yakın bir ivme kazandırıyor...

Carrington sınıfı büyük fırtınalar olasılıkla sadece birkaç yüzyılda bir meydana geliyor. Ancak daha küçük boyutlu fırtınalar bile, özellikle de insanların uzay kaynaklı teknolojiye giderek daha fazla bağımlı hale gelmeleri nedeniyle hatırı sayılır miktarda zarara yol açabiliyor. Güneş fırtınaları, Dünya’dan yaklaşık 100 kilometre yüksekte bulunan ve auroraların meydana geldiği atmosfer tabakası iyonesferi bozuyor. Rotası kuzey kutup bölgesinden geçen yıllık ortalama 11 bin civarındaki ticari uçuşta görevli pilotlar, ekvatorda yörüngeye oturmuş iletişim uydularının erişimi dışında kalan 80 derece enlemin üstündeki yerlerde komünikasyon için iyonesferde yansıyan kısa dalga radyo sinyallerine ihtiyaç duyuyor. Uzay fırtınaları iyonesferi alt üst edip kısa dalga iletişimini engellediğinde pilotlar yollarını değiştirmek zorunda kalıyorlar ki bu da uçuş başına 100 bin dolara mal olabiliyor...

Uzaydaki uyduların aksine, elektrik ağlarının çoğunda güçlü jeomanyetik fırtınaların saldırılarına karşı koruma yok. Trafolar Dünya yüzeyine oturtulmuş oldukları için, jeomanyetik fırtınalar fazla ısınmalarına, ateş almalarına ya da patlamalarına neden olabilen akımlar ortaya çıkarıyor. Zararın facia boyutlarına ulaşma olasılığı var. Uzay hava durumunun elektrik şebekesi üzerindeki etkisini inceleyen Storm Analysis Consultants şirketinden John Kappenman, Mayıs 1921’de meydana gelen örneğe benzer bir Güneş fırtınasının günümüzde Kuzey Amerika’nın yarısında elektrik kesintisine yol açacağını söylüyor. 1859’da meydana gelen çapta bir fırtınanın ise şebekenin tamamını çökerterek, yüz milyonlarca kişiyi haftalar hatta aylar boyunca elektriğin olmadığı bir yaşam biçimine geri götürmesi ihtimali söz konusu. Kappenman’ın deyişiyle, “Güneş’le Rus ruleti oynuyoruz.”

* Timothy Ferris'in, Güneş'in Dünya ile olan tehlikeli dansını anlattığı yazısının tümünü, National Geographic'in bu ayki sayısında bulabilirsiniz. - NTVMSNBC

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder